Kayıtlar

Güneş - The Sun Bazen aklıma bir proje geliyor ve o proje dışında başka hiçbir proje fikri gelmiyor. Onda takılıp kalıyorum ve başka bir proje düşünemiyorum. Her gün beynimde o proje için bir şeyler yapacağım diyorum ve hiçbir şey yapmıyorum. Tıpkı deniz kıyısına oturmuş gökyüzünün maviliğinin denizin maviliğiyle karışmış o güzel manzarayı izlerken kendine sürekli az sonra kalkacağım diye söz verip oturmaya devam etmek gibi. O eşsiz manzarayı izlerken birden güneş yukarıdan tüm ihtişamıyla yavaş yavaş ufuk çizgisine doğru hareket eder ve ufukta o sarı renginden muhteşem bir ahenk içinde turuncu renge bürünür. Sonra bir düşünce aklına düşer "Beklememe değdi." ve muhteşem bir son ile gün karanlığa bürünür. Umarım benim de kendime söz verişlerimin sürekli ertelenmesinin sonucunda böyle muhteşem bir son meydana gelir. Bu muhteşem son için ufuğu izlediğim gibi sadece oturarak muhteşem sonu izleyemeceğim aşikar. Her gün tutmadığım sözleri verdiğim kendimi bir gün o sözü tutar
Rüya - A Dream     Bugün bir rüyadan söz edeceğim. Benim gördüğüm bir rüya. Tabi ki her zaman olduğu gibi rüyanın hepsini ayrıntılarıyla hatırlamak zor bu yüzden rüyanın hepsi belleğimde yok. Belki rüyaları ayrıntılarıyla görmüyoruzdur. Videoların fotoğraf karelerinin art arda gelerek bir hareket oluşturmasıyla meydana geliyor. Belki de rüyaları da bu şekilde görüyoruz. Bu nedenle rüyaların hepsini hatırlamıyoruz. Gördüğümüz görüntüler kesintisiz olmuyor ve arada boşluklar oluyor sonra geri kalan boşlukları hayal gücümüzle yada duygularımızla dolduruyoruz. Böylece uyandığımızda bize geriye kalan görüntülerden çok rüyayla ilgili hissettiğimiz duygular oluyor. Bazı rüyaların bu kadar bizi etkilemesinin sebebi de görüntülerin arasındaki boşlukların çok olması ve bizim bu boşlukları kendi duygularımızla doldurmamızdır belki. Evet rüyama geri dönelim. Kafamda rüyam bir bütün gibi hissediyorum fakat yazıya geçince anlamsız olabilir sonuçta bu yazılarda beynimdeki rüyamı bir bütün ola
Yolculuk - A Journey "Tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar: ya bir insan bir yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir.." Bugünlerde bu söz üzerine ümit besliyorum galiba. Uzun süredir içinde bulunduğum boşluğu, sıkıcılığı ve amaçsızlığı bu sözde söyleneni yaparak aşabileceğimi düşünüyorum. Tabi bu söz aklımdayken 1-2 küçük yolculuk yaptım ve bir hikaye başlatamadım. Bunlardan sonra yolculuk nasıl olmalıdır diye düşünmeye başladım. Tolstoy'un bahsettiği yolculuk nasıl bir yolculuk? Bir diyar belirleyip oraya gidip onu beklemeli miyim yoksa onun uzaklarda bilinmeyen bir diyarda olduğunu düşünüp gelişigüzel gitmeli, belirsiz bir serüvene atılmalı ve onu bulmayı mı umut etmeliyim. Nasıl bir yolculuk yapmalıyım ki hikayem yada hikayelerim başlasın. Son okuduğum kitaptaki gibi bu arayışım sırasında aradığım da kendini aradığımı sezinleyip bana doğru bir yolculuğa mı çıkar dersin? Belki de Tolstoy'un sözündeki iki olasılık aynı anda gerçekleşir. Benim başk
Blog Serüvenime Başlıyorum- Just Starting my Blog Adventure     Merhaba,      Ben üniversitemden 2018 yılında mezun oldum ve hala iş bulamadım. Hala iş arıyorum. Zaman hızla geçiyor ve her an sıkılıyorum. Yanlış zamanda mezun olduğumu düşünüyorum ve aynı zamanda yanlış üniversite belki :) Bu blog hesabını açma sebebimden biri de bu. İş arayışım sırasında yaşadığım olayları, yaptığım yada yapmayı planladığım şeyleri,edindiğim yeni fikirleri, belki okuduğum kitapları ve tanıştığım insanları bilmiyorum. Burayı dijital bir günlük olarak kullanacağım galiba ve her yazdığım zaman yazı sonuna okuduğum kitabı eklemeyi düşünüyorum. Aynı zamanda yazdıklarımı İngilizce yazmaya çalışarak İngilizcemi geliştirmeyi umut ediyorum. Şimdilik bu kadar. İyi günler. Alttaki İngilizce metni de okuyarak varsa hataları düzeltmeme yardımcı olursanız sevinirim. English text is below. If there is any mistake in text, please help me for fix. Thank you.